Yurtdışında Şirket Kurmak, Yeni Bir gelecek, İhracat yada Yatırım için Yurtdışında Yatırımcı olmak.
Herhangi bir işletmenin ya ta aktivitenin amacı daha iyiye doğru evirilmek, gelişmek ve kazanmak üzere kurgulanmıştır. Şahıslar ya da kurumlar, işletmenin açıkça faaliyetinin geliştirilmesi ya da büyümesi için birçok yönteme başvurmaktadır.
Doğru Hedef Başarının İlk Adımı: Yurt Dışında Şirket Kurma
Yüksek hedefler, finansal gerçekliğiniz ile doğru orantılıdır. Fakat unutulmamalıdır ki yüksek hedefler için ortaya konan çaba, sizi bulunduğunuz konuma da daha iyi bir seviyeye konumlandırmanın adımlarından biridir.
Yurtdışında şirket kurma hedefi de bu adımların başında gelir. Bu ve benzeri hedefleriniz doğrultusunda harekete geçmeden önce işletmenizin sorgulanması ve derinlemesine analiz yapmanız ya da bu yola profesyonellerle çıkmanız doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ancak Yurtdışında şirket kurmak ve Yurtdışı Temsilcilik Açmak İhracat açısından ve sağlık turizmi açısından neden önemlidir bunu ayrıca değerlendirmek gerekir.
İgeme olarak biz ihracat algısı açısından yurtdışında şirket kurmayı öncelikleriz.
Unutulmamalıki siz yurtdışına ve sizi tanımayan yeterince güvenmeyen ve ülke markası oluşmamış bir ütün yada hizmetin tarafısınız. Bu nedenle orada olmak, alıcının hukukuna tabi olmak güven inşası için önemlidir.
Alıcı size güvenmek için dokunmak, ulaşmak ve iletişmek ister.
Yurtdışı şirket kurma hedefleriniz sürecinde işletmenizi geliştirebilmenin ilk adımı tanıdır. Bu tanıya yönelik teşhisi, kendiniz veya bağımsız bir firma tarafından gerçekleştirilebilirsiniz. Bu noktada sizin ya da finansal danışmanınızın yapacağı, işletmenizin potansiyeli, hedef kitlesi, gelir gider eğrisi gibi dengelerin analizidir.
Yurtdışında birim ofis ve showroomların açılması Ticaret bakanlığı tarafından da desteklenmektedir.
Yurtdışında ofis, depo, showroom, birim çalışmaları için ihracat birliği ve türüne göre %50 ile %100 e varan destekler var. Bu projeler çalışırken özellikle buna uygun stratejiler yürütülmelidir. Desteklere uygun hareket edilmelidir.
Yurtdışı Birim, Marka ve Tanıtım Desteği
2010/6 sayılı “Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” çerçevesinde, firmalarımızın ve İşbirliği Kuruluşlarının yurtdışında gerçekleştirdikleri tanıtım faaliyetleri, yurtdışında açtıkları birimlerine ilişkin kira giderleri ve marka tescili giderleri desteklenmektedir.
Ayrıca, söz konusu Tebliğ’de yapılan ve 12.12.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik neticesinde Türkiye Ticaret Merkezlerinin (TTM) kurulmasına ilişkin gerekli yasal altyapı oluşturulmuştur. Söz konusu destek mekanizmasının yürürlüğe girmesi ile birlikte bir İşbirliği Kuruluşu liderliğinde firmalarımızın yurtdışı pazarlara girişte faydalanabilecekleri, söz konusu pazarlardaki dağıtım kanalları ağımızın güçlendirilmesine yönelik çok boyutlu bir destek mekanizması ortaya konmuştur.
2010/6 sayılı Tebliğ’e, Tebliğ’in Uygulama Usul ve Esasları Genelgesi’ne ve ilgili ekleri aşağıda yer almaktadır.
Şirketinize Yönelik İyileştirme Adımları
İşletmenize yönelik denetim gerçekleştirildikten sonra, işinizi geliştirmek için bir strateji hayal edebilecek, resmileştirebilecek ve nicelendirebileceksiniz. Bazen bu, belirli ürünleri/hizmetleri terk etmek, başka ürün/hizmet ortaya koymak, müşterilerinizin beklentilerini daha iyi karşılamak için teklifleri gruplandırmak ve her şeyden önce marjınızı artırmak ve ek satış yapmak, belirli fiyatları artırmak gibi devam yollarını kullanabilirsiniz.
Birçok yatırımcının da iyi bildiği gibi ticarette ‘ekim yapmadan hasat yapamazsınız’. İşletmenizin, yurtdışı hedefleri doğrultusunda internet üzerinden (yurtdışı para transferi, online ödeme, online satış ya da fiziksel vb). Online satış noktasında uzmanlaşmış personel, bu personelin ekipmanı gibi konulara da yatırım şirketinize yönelik iyileştirme adımları içinde yer alır. Yine akıldan çıkarılmaması gereken diğer bir konu da faaliyetlerinizin geliştirilmesi ayrıca kar oranızın da iyileştirilmesiyle de doğru orantılıdır. Aynı ciro için (genellikle böyledir), maliyetlerinizi optimize ederek karınızı ve dolayısıyla karlılığınızı artırmanız gerekmektedir.
Yurtdışında Şirket Kurma Avantajları
İşletmenizi ya da aktivitenizi yeni ülkelerde genişletme seçeneklerden biri, yabancı bir bağlı kuruluş oluşturmaktır. Yerel fırsatlardan yararlanma ve daha fazla ticari faaliyete katılma dahil olmak üzere birçok avantaj karşınıza çıkartır. Bununla birlikte, yurtdışında bir iştirak kurmanın da önemli sakıncaları olabilir. Yurt dışında iş yeri açma avantajlarını ve dezavantajlarını anlamak, onu oluşturmak veya bu yönde bir danışmanlık almak bilinçli bir karar vermek için önemli bir yaklaşım olacaktır.
İşletmenizin ürün ya da hizmetleri için yeni pazarlara erişim, yurtdışı şirket kurma avantajlarının başında gelir. Yurtdışında bir yan kuruluş oluşturmak, aynı zamanda başka bir ülkede bir tüzel kişilik oluşturmak anlamına gelir. Tüzel kişiler, ürünlerini ve hizmetlerini yerel halka pazarlayabilir. Ayrıca mal ithal ve ihraç edebilirler. Buna ek olarak da yurtdışında yerel bir varlığı olan şirketler, karlarını potansiyel olarak artırmak için marka bilinirliğini yeni pazarlara taşıyabilir ve daha geniş kitleye ulaşabilir. Yurtdışında gelişmiş ekonomileri olan ve işletmenizin büyümesine yardımcı olabilecek güçlü pazarları, daha az bilinen ülkeler ise yeni fırsatlar anlamına gelebilmektedir.
Yurt dışında iş yeri açmanın diğer avantajlarına baktığımızda ise başka pazarlarda yabancı bir bağlı kuruluş kurmak, daha düşük hizmet ve işçilik maliyetlerine erişim anlamına gelir. Birçok yabancı ülke, yalnızca malzeme maliyetlerini düşürmekle kalmayan, aynı zamanda mal üretme maliyetini de düşüren, elbette genel üretim maliyetlerini en aza indirmenize yardımcı olabilecek oldukça gelişmiş bir üretim altyapısına sahiptir. Başta Asya’da olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde ileri teknolojilere mükemmel erişim ve teknik konular hakkında yeni düşünme yolları sunmaktadır. Örneğin Kore ve Japonya, yabancı yatırımı çekmeye devam eden yüksek düzeyde teknik bilgi avantajı sağlamaktadır. Bunun dışında yurtdışında şirket kurmak (yukarıda belirttiğimiz gibi tüzel kişilik), yerel ortaklarla yeni iş ilişkileri kurabilir ve yerelleştirilmiş bilgiden yararlanan ortak girişimler oluşturabilme anlamı taşımaktadır.
Yurtdışı şirket kurma aşamasında uluslararası güven ve konfor çok önemlidir. Bu bağlamda profesyonellerden alacağınız destek güven ve konfor konusunda sağlam adımlar atmanıza vesile olacaktır. İGEME , bu tür finansal projelerinizde en yakın destekçiniz olmaya adaydır.
Mevzuata uygunluk ve raporlama hizmetleri sayesinde hem yerel hem de çok uluslu yapılar kurabilmenizi sağlayan İGEME , verimli ve uygun maliyetli mevzuata uygunluk stratejileri sunuyor. Şirketinizin faaliyetlerini ve vergi planlamasını titizlikle yürüten İGEME , yatırımınızdan sonra en doğru kararları alabilmenize yardımcı oluyor. Ölçeklenebilir ve sürdürülebilir stratejiler üreten şirket, yatırımın en verimli şekilde değerlendirilmesine ve devamının sağlanmasına da katkı sağlıyor. Uluslararası alandaki bilgi ve tecrübesi ile yoluna devam eden İGEME , gelirlerinizi ve kar oranınızı da artırmaya yönelik atılımlarda bulunuyor. Sunduğu global yatırım danışmanlığı hizmeti sayesinde en güncel ve güvenilir verileri sağlayan Global Trust, her adımı güvenli bir şekilde atabilmenize ve yatırımlarınızdan en iyi şekilde geri dönüş elde etmenize yardım ediyor.
İşletmenizin Büyümesi için Artan Fırsatlar
Bazı durumlarda, yeni bir ülkeye girmek, özellikle iç pazar rekabetle dolu olduğunda, ana ülkede mümkün olmayan daha büyük bir büyüme ve daha fazla gelir sağlamanıza fırsat tanıyabilir. Yurtdışında bazı ülkeler yabancı yatırımı açıkça kabul eder ve bir iş kurma sürecini basitleştirir.
Yurtdışı yatırımın ya da başka ülkelerde şirket kurmayı, sadece şahıslar ya da kurumlar üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bazı ülkeler, ekonomilerindeki durgunluğu yok etme, istihdamı arttırma adına topraklarında yabancı yatırımcıları görmek ister. Bu bağlamda yurtlarında yabancı yatırımcıları çekmek isteyen birçok ülke, vergi teşvikleri, asgari sermaye, özel ekonomik bölgeler, serbest ticaret bölgeleri, daha hızlı birleştirme süreçleri (şirketlerin), yabancı mülkiyeti konusunda çok az kısıtlama ya da serbestlik gibi kolaylıklar sağlar.
Yurtdışı Temsilcilik Açmak
Yine yukarıda da bahsettiğimiz gibi yurtdışı şirket kurma noktasında birtakım avantajlar olduğu gibi dezavantajlar da mevcuttur. Bunlara değinmeden geçmek de etik değildir. Yurtdışında şube açmanın en önemli dezavantajlarından bazıları ise artan maliyet ve zamandır. Yabancı bir iştirak kurmak çoğu zaman zaman alıcı ve maliyetli olabilir ve çoğu zaman bu durum, birçok yabancı şirketin bu yatırımı yapmasına engel teşkil eder. Sermaye gereksinimi ülkeye ve sektöre göre değişir, bu da yurtdışı yatırımınızın avantaj mı dezavantaj mı olduğunu yatırımın yapılacağı ülkeye göre değişeceği gerçeğidir. Yine yabancılara mülkiyet kısıtlamaları da avantajı dezavantaja çevirebilir. Baz ülkeler belirli endüstrileri düzenler ve yabancı mülkiyeti yasaklar. Bazı durumlarda yabancı mülkiyete izin verilmezken diğerlerinde mülkiyet ağırlıklı olarak yerel olmalıdır, ancak bir yabancı işletmeye belirli bir yüzde yatırabilir. Bu da yurtdışı yatırımınızın masraflı bir hal almasına sebep olur. Bazı ülkeler ise hem tarihsel hem de kültürel olarak yabancıların sahip olduğu şirketlere sahip olma konusunda istekli değildir.
En büyük sıkıntılardan biri ise göçmenlikle ilgili gerekliliklerdir. Bazı yabancı bir ülkede çalışmak genellikle karmaşık göçmenlik gerekliliklerini beraberinde getirir. Siz veya personeliniz için vize veya çalışma izni almak zor olabilir. Onay süreci aylarca bazen de yıllarca sürebilir. Bazen vizeler yalnızca kısa süreli kalışlar için verilebilir ve çoğu zaman ticari faaliyetler sınırlandırılabilir. Diğer bir dezavantaj da uyumdur. Yurtdışında şube açmanın en büyük zorluklarından biri bunu uyumlu bir şekilde yapmaktır. Personel işe alma, maaş bordrosu yönetimi, vergi gerekliliklerine uyma ve iş faaliyetlerinizi bildirme konusunda genellikle çok karmaşık kurallarla karşılaşabilirsiniz.
Peki Bu Kadar Dezavantaja Karşı Neden Yurtdışında Şirket Kurmalıyız?
Yapılan birçok araştırmada başarılı şirketlerin yerelde uzun vadeli bir varlığa sahip olmayı planlayan şirketlerin genellikle yurtdışında bir yan kuruluş kurmayı tercih ettiği görülmüştür. Çünkü etraflıca araştırıldığı zaman faydalar genellikle risklerden daha ağır basıyor ve finans uzmanları da bu yönde danışmanlıklarda bulunuyor. Bu bağlamda yurtdışındaki fırsatlardan hızla yararlanmak isteyen, uzun bir iş kurma süreci için gerekli olan zamanı beklemek istemeyen işletmeler, iş ihtiyaçlarınıza göre personel işe alma ve işten çıkarma esnekliğine sahip olmak gibi avantajlarıyla yurtdışında yatırıma yöneliyor. Öte yandan tüm yabancı yasa ve yönetmeliklere tam uyum sağlamak için- genellikle şirket içinde- uzmanlığa da sahiptirler. Birçok şirket için ücret taşıma, yabancı bir iştirak kurmaya karlı, hızlı ve güvenilir bir alternatiftir.
Bunun dışında yurtdışında şirket kurma isteyen işletmeler, değindiğimiz gibi profesyonellerden destek de alıyor. Bu şirketlerin başında İGEME geliyor. Uluslararası finansal pazarlara açılmak ve işlerini büyütmek isteyen yabancılar için Türkiye’deki en iyi analizleri yapan İGEME , paydaşlarına sunduğu hizmette vergi optimizasyonundan online ödeme ve tahsilat konularına kadar pek çok alanda destek veriyor.
Özellikle farklı coğrafyalarda yatırım ve iş ortaklığı düşünenler için en iyi fırsatları araştıran İGEME , müşterilerine her alanda destek sunuyor. Yerel pazarlar ile en iyi ve verimli ilişkileri kurabilmenizi sağlayan ipuçları sunan firma, birçok farklı sektör üzerinde araştırma yapıp, yapmak istediğiniz işe ilişkin risk ve durum analizi raporları sunuyor.
Yurt dışı şubeleri
Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri diye sözlük anlamı taşıyan Şube, bir kuruluşun merkezi dışında faaliyette bulunan bölümleri olarak da tanımlanabilir.
Şubeler Hukuki, idari ve ekonomik olarak merkeze bağlı olsalar da fiilen üçüncü şahıslara karşı merkezden ayrı bir yerde faaliyette bulunurlar.
Türk Ticaret Kanunun 40 ıncı maddesi gereğince Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.
Aynı kanunun 48 inci maddesi gereğince Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını şube olduğunu belirterek kullanmak mecburiyetindedir. Bu unvana şube ile ilgili ilavelerin yapılması caizdir.
Yurt dışı şubeleri merkezin bir ilavesi niteliğinde olduğundan şube açılırken başka bir ortak girişi veya mevcut ortaklıkta yurt dışı şube için hisse değişimi olmaması gerekmektedir.
Belirlemeleri yapılırken yurt içi şubeler hakkında düzenlemelere yer vermiş yurt dışı şubelerle ilgili belirleme yapmamıştır.
Zira yurt dışı şubeler o ülkelerin yasalarına ve mevzuatına göre kurulmak ve faaliyette bulunmak zorundadır.
Yurt dışında şube açılması ile ilgili olarak Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 13’üncü maddesi şöyledir.
(1) Türkiye’de yerleşik kişilerin, yurt dışında yatırım yapmak veya ticari faaliyette bulunmak amacıyla şirket kurmaları, ortaklığa katılmaları ve şube açmaları için, nakdi sermayeyi bankalar aracılığıyla, ayni sermayeyi ise gümrük mevzuatı hükümleri çerçevesinde ihraç etmeleri serbesttir.
(2) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında irtibat bürosu, temsilcilik ve benzerlerini kurmaları ve bunların kuruluş masrafları ile faaliyet giderlerinin bankalarca transferi serbesttir.
(3) Bankalar ve gümrük idareleri yurt dışında yatırım veya ticari faaliyette bulunmak üzere sermaye ihraç eden Türkiye’de yerleşik kişileri, her bir işlem tarihinden itibaren 30 gün içinde Müsteşarlığa bildirirler.
(4) Bakanlık, bu maddenin uygulaması ile ilgili olarak Türkiye’de yerleşik kişilerden istenecek bilgi, belge ve bunların gönderilme sürelerine ilişkin esasları belirlemeye yetkilidir.
Karardan anlaşılacağı üzere yurt dışında şube açılması ve bu şubelere sermaye transferi mümkündür.
Sermaye transferi ile ilgili olarak Merkez Bankasınca yayımlanan 91- 2/5 sayılı tebliğe ilişkin I-M sayılı genelge gereği de, Türkiye’de yerleşik kişilerin, yurtdışında veya Türkiye’deki serbest bölgelerde yatırım yapmak veya ticari faaliyette bulunmak üzere şirket kurmaları, ortaklığa katılmaları ve şube açmaları için, 5 Milyon ABD Doları veya eşiti dövize kadar nakdi sermayeyi bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla, ayni sermayeyi ise gümrük mevzuatı hükümleri çerçevesinde ihraç etmeleri serbest olup, 5 Milyon ABD Dolarını aşan nakdi ve/veya ayni sermaye ihracına Bakanlıkça izin verileceği belirtilmiştir.
Yurt dışı şube açılışında Türkiye’den özel durumlar dışında, özellikle Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan alınması gereken bir izin yoktur.
Hiç bir izin almadan direk yurt dışında firma açılabilir. (tek bir istisnayla, devlet yardımlarından faydalanmak isteniyorsa ihracatçı birliklerine başvuruda bulunulması gerekmekte)
Bizce yurtdışında şirket kurmak ya da şube açmak için yapılması gereken en doğru hareket,
Hangi ülkede şirket kurulacak veya şube açılacaksa; Nasıl şirket kurulur, şube nasıl açılır, vergi oranları nelerdir, nereye vergi verilir, hangi kurumlardan izin alınır ve hatta devlet yardımları var mı? Varsa nasıl alınır, gibi tüm konularda o ülkedeki Dış Ticaret Müsteşarlığının Ticaret Müşavirleri ya da Ataşelerinden telefonla, eposta ile ya da direk gidip görüşülerek bilgi alınabilir.
Şubeler hukuk mevzuatı yönünden Yargıtay kararları ile birlikte değerlendirildiğinde şubenin unsurlarını aşağıdaki gibi tespit etmek mümkündür.
Merkeze Bağlı Hareket Etme: Ticarî işletmeyi oluşturan birimlerden olan şube, merkeze tâbi olmalıdır. Şubenin merkeze tabi olmasının neticeleri:
Şubenin kar ve zararı merkeze aittir. Şubenin hesapları ayrıca tutulmalıdır.
Şubenin malvarlığı merkeze aittir, ayrı bir mameleki yoktur. Şubeye merkez tarafından tahsis edilmiş bir mamelek vardır.
Şube işletme politikası bakımından merkeze bağlıdır. İşletme politikası; Bir işletmenin faaliyeti sırasında takip ettiği personel, fiyat, yönetim vb. Politikayı ifade eder. Şube, merkezin tespit ettiği bu işletme politikalarına uygun hareket eder.
Şubenin teşkilatlanması esas itibariyle merkeze tabidir. Örn: Şube personelinin tayini, terfi vb. Merkezden yapılır. Eğer bunu şube yapıyorsa merkezden aldığı yetkiyi kullanmaktadır.
Şube de, dış ilişkilerinde sınırlı bir bağımsızlığa sahiptir. Sınırı merkezin verdiği yetkidir.Merkezden aldığı yetkiyi aşarsa bu halde merkez, şubenin yaptığı işlemlerden dolayı iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumludur. Örn: Şube kredi verirse, merkez sorumludur.
Üçüncü Kişilerle Bağımsız şekilde ve Doğrudan Hukukî İşlem Yapabilme: İşletmeye bağlı bir birimin şube sayılması için gerekli olan önemli bir unsur ise, üçüncü kişilerle bağımsız bir şekilde hukukî işlemler yapabilmesi başka bir deyişle dış ilişkilerde bağımsızlıktır.
Merkez ve Şube Arasında Faaliyet Yönünden Benzerlik Olmalıdır.
Merkezden Ayrı Mekân ve Yönetime Sahip Olma
Görüldüğü üzere, Şubenin tüm işlem ve eylemlerinden, borç doğurucu sözleşmelerinden Merkez sorumlu olduğu gibi, Şubenin ayrı bir mameleki olmayacağından, üçüncü şahıslar doğrudan merkezin malvarlığına yönelik talep ve dava haklarını kullanabilirler.
Yurt dışı şubeler ve bu şubelerde elde edilen kazançların vergilendirilmesi açısından yapılan düzenlemeler de Kurumlar vergisi kanunda yer almaktadır.
KVK 3 üncü maddesinde “Kurumlardan, kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilecektir.”
Hükmü ile yurt dışı şubelerden elde edilen kazancın da Türkiye de bulunan Merkez ve Türkiye deki diğer şubelerin kazançlarıyla birlikte vergilendirileceğini belirlemiştir.
Yine aynı kanunun 14 üncü maddesinde ise” Mükelleflerin şubeleri, ajansları, alım-satım büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine bağlı diğer iş yerleri için, bunların bağımsız muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmez. “ hükmü ile konu pekiştirilmiştir.
Ancak yurt dışı şube kazançlarına ait defter ve belgelerin nasıl tutulacağı, hesapların merkez şubeye nasıl intikal ettirileceği konusunda kanuni bir belirleme olmamakla beraber bu husus 1 seri nolu kurumlar vergisi genel tebliğinde,
“yurt dışındaki şubelerden elde edilen kazançların genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesinde, faaliyette bulunulan yabancı ülkenin mevzuatına göre hesap döneminin kapandığı tarih itibarıyla ilgili ülke mevzuatına göre tespit edilen faaliyet sonucu, Türkiye’de de aynı tarih itibarıyla genel sonuç hesaplarına kaydedilecektir. Bu hususun Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesinde, kazancın kambiyo mevzuatına göre fiilen Türkiye’ye getirilmesinin herhangi bir etkisi olmayacaktır. Faaliyette bulunulan yabancı ülkede kazanca tasarruf edilebilmesi yeterlidir.
Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazanç, hesaplara intikal ettirilmesi gereken tarihte T.C. Merkez Bankasının o gün için tespit ve ilan ettiği döviz alış kurlarıyla değerlendirilecektir. T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunmayan yabancı paralarda ise Maliye Bakanlığının Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit ve ilan ettiği kurlar dikkate alınacaktır.
Yurt dışı faaliyet sonucunda elde edilen kazançlar elde edildiği dönem itibarıyla, Türkiye’de ilgili olduğu geçici vergi matrahının tespitinde de dikkate alınacaktır.” Belirlemesi yapılmıştır.
Bu belirlemeler ışığında, yurt dışı şube kazançlarının yıl ya da dönem sonlarında sadece kâr payı ya da zarar olarak tek kalemde merkezin hesaplarına intikal ettirileceği anlaşılmaktadır.
Yani faaliyette bulunulan yabancı ülkenin mevzuatına göre hesap döneminin kapandığı tarih itibarıyla o ülke mevzuatına göre tespit edilen faaliyet sonucunun (Kar yada zarar), Türkiye’de de aynı tarih itibarıyla merkezin genel sonuç hesaplarına tek kalemde kaydedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan Gelir İdaresi, yurt dışındaki işyerine Türkiye’den fatura düzenlenmek suretiyle yapılan ve o işyerinde maliyet veya gider olarak kabul edilen mal ve hizmet hareketleri ile yurt dışındaki işyeri ile Türkiye’deki merkez arasındaki para hareketlerinin ayrı hesaplarda izlenmesi ve değerlemenin buna göre yapılmasını istemektedir.
İdare, yurt dışındaki işyerine merkez tarafından fatura düzenlenmek suretiyle ihraç olunan emtia ile yurt dışına yönelik olarak fatura düzenlenmek suretiyle yapılan hizmetlerden doğan dövize bağlı alacak ve borçların aynen mal veya hizmet ihracından doğan alacak ve borçlarda olduğu gibi değerlemeye tabi tutulmasını ve değerleme farklarının merkez açısından vergi matrahının tespitinde dikkate alınmasını öngörmektedir.
Türkiye’deki merkez ile yurt dışındaki şube arasındaki para ve mal-hizmet ilişkisinin de emsal fiyatlara uygun olmasını gerektirmektedir. Bu durumda, merkez ile şube arasındaki finansman ilişkisi sonucu faiz hesaplanması ve döviz cinsinden işlemlerde kur değerlemesi yapılması gerekmektedir.
Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesi gereğince
“Yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla elde edilen kurum kazançlarının;
Doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,
Elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması,
İştirak edilen şirketin ana faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil finansman temini, sigorta hizmetlerinin sunulması veya menkul kıymet yatırımı olması durumunda, bu kazançların doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi oranında (%20) gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması”
Halinde kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Sonuç olarak;
Yurt dışı şubeler kendi merkezinin ticaret unvanına ilave olarak şube ibaresi kullanılarak o ülkelerin yasalarına ve mevzuatına göre başka bir ortak girişi veya mevcut ortaklıkta yurt dışı şube için hisse değişimi olmamak koşuluyla açılmak ve faaliyette bulunmak zorundadır.
Şubenin tüm işlem ve eylemlerinden, borç doğurucu sözleşmelerinden Merkez sorumlu olduğu gibi, Şubenin ayrı bir mameleki olmayacağından, üçüncü şahıslar doğrudan merkezin malvarlığına yönelik talep ve dava haklarını kullanabilirler.
Özel durumlar dışında, Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan izin almaya gerek yoktur.
Yurt dışındaki şube o ülkenin yasalarına göre defter ve belgelerini oluşturacak, kazancını o ülke mevzuatına göre hesap edecek, hesap dönemi sonunda sadece kâr payı ya da zarar olarak tek kalemde Türkiye deki merkezin hesaplarına intikal ettirileceğinden Yurt dışı şubenin kazancı bağımsız olarak değil Türkiye de bulunan Merkezin kazançlarıyla birlikte vergilendirilecektir.
Yurt dışı şube kazancı belirli koşullarda Kurumlar vergisinden istisna tutulabilecektir.
İhracat, Sağlık Turizmi ve Teşvikler Konusunda Tüm Sorularınız için